Bayram bayram oturup yazmak hevesi geldi içimden... "Tebdili mekânda ferahlık vardır" derler eskiler... Bu yüzden ben de bayram yazımı bu yeni blogumda yazmaya karar verdim. Blog yeni gibi görünse de yazan aynı eski Şirin olunca değişen pek bir şey olacağını sanmıyorum... Ruh aynı; madde aynı... Sadece biraz zaman geçmiş üstünden... Her yıl, her ay, her hafta, her gün ve dahi sanki her saat biraz daha yaşlanıyor ya faniler... Bak şimdi benim ettiğime de hani! Bayram bayram böyle de yazı mı yazılır! Yazılır işte Şirin yine aynı Şirin olunca :) Can çıkmadan huy da çıkmıyor. Aslı Hu; nesli Hu! Anlamayanlar için kısa yol açıklama:"Neysem oyum!" :))
Bayram bayram da hiç çekilmiyor değil mi böyle muhabbet... Ne yazsam ki herkes mutlu olsa? Ve hatta sadece mutlu olmasa da HAYAT BAYRAM OLSA! Evet ya HAYAT BAYRAM OLSA! Vallahi de Şenay'ın çocukluğumun şarkısından esinlenmedim burayı. Benden döküldü bu istek kipi... İster inan isterseniz inanmayın. Artık insafınıza kaldım :) Elbette Şenay'ın çığırtıları da belleğimin derinliklerinde yer almıştır laftalinli naftalinli... Gerçi artık naftalin de kullanmaz oldum sağlığa zarar deyu... Naftalin yerine bol bol at kestanesi kullanabilirsiniz; benden söylemesi... Güve müve halt etmiş. Sırra kadem basıyorlar. Ya bakın işte gördünüz mü? Yaşlanmanın güzel tarafı da bu... Ne çok şey biliyor insan bitiş çizgisine yaklaştıkça... Ve bir telaş alıyor insanı... Tabii herkeste var mı aynı telaş bilmiyorum ama ben de başladı eni konu vallahi de. Bildiklerini aktarma telaşı bu. Bilmediklerini de hızlı, şok, sıkıştırılmış zip dosyası şeklinde öğrenme telaşı... Ne ne güzel telaş ya rabbim :) Ama kime aktaracağım da ayrı bir dert bana. Bilgilerimi öyle bit pazarı artığı gibi Eminönü Meydanı'nda işportaya çıkartmaya hiç niyetim yok. Antika değerinde antika... Yok öyle üçe beşe vermem...Benim bilgilerimi yine ben olana aktarmak en büyük arzum, dileğim... Genetik kodlarımı yine genetik bir aktarımla sonsuza taşımak arzusu... Doğar doğmaz aktarımlarımızla dünya alanındaki yerimizi alıyoruz da bu aktarımcı olduğumuzun farkında olabilmek ancak son metrelerde hissediliyor. En azından benim için durum böyle...
Ne çocukluğumuzu tutabildik ellerimizde ne de bayram yerlerimizi... Hafızamda kalan çocukluğumun bayram yerine çok benziyor paylaştığım resim... Şişhane'de idi bayram yeri... Ben duruyorum burda... Çok şükür Şişhane de duruyor eski haliyle olmasa da yerinde... Yerinde duruyor da yerli yerinde değil ama :) Of... İyisi mi kısa keseyim ben artık... Bayram bayram hüzün olmasın...
Ah işte bayramın ikinci sabahı böyle başladık...
Ah işte bayramın ikinci sabahı böyle başladık...
Daha sonra günün anlam önemüne haiz yeni zırvalamalarla geri döneceğim :)
Ben gelinceye kadar kalın sağlıcakla..
Bayramınız kutlu olsun efendim...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder